7 Mayıs 2016 Cumartesi

Türkiye'nin Dev Projeleri



SOSYAL PROJE GELİŞTİRME

PROJE ADI: Türkiye'nin Dev Projeleri
(Kpss konularıyla ilgili proje)

Türkiye son yıllarda ulaşım, altyapı, enerji ve savunma alanlarında mega projelere hız verdi. Dünyanın gıptayla baktığı dev projeler hayata geçirilmeye başlandı.

Bu projelerden ağırlıklı olarak ulaşım, altyapı ve enerjiyle ilgili olanlardan 10 tanesi : 


1).Marmaray Projesi


Marmaray, İstanbul'un Avrupa ve Asya yakalarındaki demir yolu hatlarını İstanbul Boğazı altından geçen bir tüp tünelle birleştiren,Halkalı ile Gebze arasında 76 km lik bir demiryolu iyileştirme ve geliştirme projesidir. Projenin boğaz geçişini de içine alan,Ayrılıkçeşme ve Kazlıçeşme arasındaki 14 km'lik bölümü 29 Ekim 2013 tarihinde hizmete açılmıştır. Açılan hatta 3'ü yeraltında olmak üzere toplam 5 istasyon vardır.
Proje, batırma tüp tünel (1.4 km), delme tüneller (toplam 9.4 km), aç-kapa tüneller (toplam 2.4 km), üç yeni yeraltı istasyonu, 37 yerüstü istasyonu (yenileme ve iyileştirme), yeni işletim kontrol merkezi, sahalar, atölyeler, bakım tesisleri, yerüstüne inşa edilecek olan yeni bir üçüncü hat ve temin edilecek olan 440 vagonluk modern demiryolu araçlarını kapsamaktadır.
Üç etaba ayrılan projenin BC1 Raylı Tüp Tünel geçişi ve istasyonlar etabı 29 Ekim 2013 tarihinde hizmete açılmıştır.
                                              2).Kanal İstanbul Projesi
 İstanbul'da yapılması düşünülen bir suyolu projesidir. 2011 yılında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "çılgın proje"si olarak basına yansımış; ancak projenin adı, içeriği ve yeri uzun süre gizli tutulmuştur. 27 Nisan 2011 tarihinde Sütlüce'de bulunan Haliç Kongre Merkezinde yapılan basın toplantısıyla projeye ilişkin temel bilgiler açıklanmıştır. Yaklaşık maliyeti 15 milyar dolar olması bekleniyor.




                                    3).Sinop Nükleer Enerji Santrali 
 Sinop ili İnce burun Yarımadasının deniz kenarında kurulması planlanan, Türkiye'nin Ak kuyu Nükleer Enerji Santralinden sonra projelendirilen ikinci nükleer santralidir. 22 milyar dolar maliyeti olmuştur.




                          4.)İstanbul-Bursa-İzmir Otoyol Projesi



Projenin; Gebze-Dilovası bölgesinden Otoyol 4'ten ayrılarak İzmit Körfezi'ni asma köprüyle (İzmit Körfez Köprüsü) geçerekOrhangazi'ye ulaşıp oradan Bursa ve Balıkesir üzerinden İzmir'e ulaşması planlanmaktadır. Proje 4 kesimden oluşmaktadır.[1]
Bu kesimler;
  • 1.Kesim: Gebze-Orhangazi
  • 2.Kesim: Orhangazi-Bursa 
  • 3.Kesim: Bursa-Balıkesir
  • 4.Kesim: Balıkesir-İzmir

Güzergah Teknik Özellikleri

  • Asma Köprü (İzmit Körfez Köprüsü) (Dilovası-Hersek Burnu arası)
    Asma köprünün gövde uzunluğu 2682 metre, kuleden kuleye açıklığı ise 1550 metredir. Proje tamamlandığında dünyanın en uzun açıklıklı 4. asma köprüsü olacaktır. Açıldığında dilovası-hersek burnu arası 6 dakikada geçilip, ücreti 35 dolardır.[2]
  • Proje 377 km otoyol ve 44 km bağlantı yolu olmak üzere 421 km uzunluğundadır.
    • Yaklaşık 3 km uzunluğunda bir asma köprü
    • Toplam 18212 m uzunluğunda 30 adet viyadük
    • Toplam 7395 m uzunluğunda 4 adet tünel
    • 209 adet köprü
    • 18 adet gişe alanı
    • 5 adet Otoyol Bakım Merkezi
    • 7 adet servis alanı ve 7 adet park alanı

5.)Müşterek Taarruz Uçağı (JSF)


Amaç:Tüm zamanların en büyük savunma sistemleri tedarik projesi olarak nitelendirilen JSF projesi, ABD’nin 2010’lu yıllardan itibaren ortaya çıkacak yeni nesil savaş uçağı ihtiyacını karşılamak için başlatılmıştır.
Kapsam:Program F-35 uçaklarının uluslararası katılım ile müşterek tasarım geliştirilmesi, üretimi ve lojistik desteğini kapsamaktadır.
Proje Modeli:Uluslararası Konsorsiyum
Sözleşme İmza Tarihi: 11 Temmuz 2002 (Sistem Geliştirme ve Gösterim Evresi), 25 Ocak 2007 (Üretim, Destek, Sürekli İyileştirme Evresi)
Mevcut Durum: Türkiye Cumhuriyeti Devleti; Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın ekonomik ömürlerini doldurmaya başlayacak olan F-4 ve F-16 uçaklarının yerini almak ve ortaya çıkacak yeni nesil savaş uçağı gereksinimi göz önüne alarak, 1999 yılında Konsept Gösterim Evresi (CDP)’nden başlayarak projeye katılım sağlamıştır. 11 Temmuz 2002 tarihinde imzalanan uluslararası Mutabakat Muhtırası (MOU) ile uçağın mühendislik geliştirme faaliyetlerini kapsayan ve halen devam etmekte olan Sistem Geliştirme ve Gösterim (SDD) Evresi’nde, 3. seviye ortak olarak yer alınmıştır. SDD evresi kapsamında uçak ve ilgili yer sistemlerinin mühendislik geliştirme faaliyetleri devam etmektedir.

6.) İstanbul 3. Havalimanı


İstanbul'un Avrupa yakasında, Karadeniz kıyısındakiTayakadın ile Akpınar köyleri arasındaki 76,5 km2 alana yıllık 200 milyon yolcu kapasiteye çıkarılabilen terminali ile birbirinden bağımsız altı pisti  olacak şekilde yapılan havalimanı. İnşa aşamasında olan havalimanı'nın proje ismi İstanbul Yeni Havalimanı olarak belirlenmesine karşın, tamamlandığında bu ismin değişeceği bilgisi basında yer almıştır. Yeni havalimanı için yapılan İhaleyi 3 Mayıs 2013'te İGA yatırımcılarının oluşturduğu; Cengiz, Mapa, Limak, Kolin, Kalyon Ortak Girişim Grubu(OGG) Cumhuriyet tarihinin en yüksek teklifi olan 22.152 milyar Avro’luk bir teklif ile kazandı. İhalenin ardından projenin temeli 7 Haziran 2014 tarihinde atıldı  Havalimanının ilk fazının 2018 yılının ilk çeyreğinde hizmete girmesi planlanmaktadır. İstanbul Yeni Havalimanı’nın tüm etaplarının tamamlanması ile yıllık 94 milyon yolcuya hizmet veren Atlanta Uluslararası Havalimanı'nı geçerek dünyanın en yüksek yolcu kapasiteli havalimanı olması beklenmektedir.

7.) Haydarpaşa Liman Projesi


İstanbul ili Kadıköy ilçe sınırları içerisinde bulunan, yük aktarma limanıdır. Limanda 250.000 ton taşıma kapasitesine sahip bir yüzer vinç, 3 demiryolu feribotu, 3 adet 2500 HP gücünde römorkör ve 2 adet palamar botu mevcuttur. Haydarpaşa Garı ile trenyolu bağlantısı mevcuttur.
Limana uğrayan, ağırlığı 2000 grostondan az olan gemiler için römorkör alma şartı yoktur. Römorkör hizmeti 24 saat mevcuttur.
Limandaki konteyner kara terminalinin alanı 55.000 m2, yıllık tutma kapasitesi 52.800 TEU'dur. Dökme yük tesisinin kapasitesi 34.000 tondur. Marmara Bölgesi'ndeki en büyük konteyner limanı[1] ve yıllık altı milyon metrik ton (MT) kargo hacmini geçmesiyle Mersin veİzmir limanından sonra Türkiye'nin üçüncü büyük limanıdır.
8.)Ankara-İstanbul yüksek hızlı demiryolu 



Ankara ile İstanbul arasında hizmet veren Yüksek Hızlı Tren hattıdır. 533 km uzunluğundaki hatta yolculuk 3,5 saat sürmektedir. Trenlerin maksimum hızı 250 km/sa. olmaktadır. Ankara-Eskişehir arası 2009'da hizmete girdi, Eskişehir-İstanbul arası ise 2014'te ulaşıma açıldı. Hatta Ankara, Sincan, Polatlı, Eskişehir, Bozüyük, Arifiye, İzmit, Gebze ve Pendik olmak üzere 9 istasyon bulunmaktadır.

                                                     9.)Ankara-İzmir YHT


Ülkemizin üçüncü büyük kenti olan İzmir’i ve güzergâhındaki Manisa, Uşak ve Afyonkarahisar’ı Ankara’ya bağlayan proje ile batı doğu aksında çok önemli demiryolu koridoru oluşacaktır.  
 İnşa çalışmaları devam eden hattın hizmete girmesiyle birlikte Ankara-İzmir halen 14 saat olan seyahat süresi 3 saat 30 dakika olarak gerçekleşecek.


10.)Yavuz Sultan Selim Köprüsü


Üçüncü Boğaz Köprüsüİstanbul Boğazı'nın Karadeniz'e bakan kuzey tarafında yapımı devam eden üçüncü köprüdür. İsmi 9. Osmanlı padişahı, ilk halifesi, ve Orta Doğu fatihi Yavuz Sultan Selim'e ithafen verilmiştir. Köprü güzergahı, Avrupa Yakası'nda Sarıyer'in Garipçe mahallesi ile Anadolu Yakasında Beykoz'un Poyrazköy semtinde yer almaktadır. Köprünün Cumhuriyetin ilanının 92. yıl dönümü olan 29 Ekim 2015 tarihinde hizmete açılması planlanmakta idi. Daha sonra bu tarih Ulaştırma Bakanlığı tarafından askıya alınmış, ancak yeni açılış tarihi 2016'nın sonuna doğru olarak güncellenmiştir.
Yapımı tamamlandığında, 59 metre genişliği ile dünyanın en geniş, 320 metreyi aşan kule yüksekliği ile dünyanın en yüksek kuleye sahip asma köprüsü ve 1408 metrelik ana açıklığı ile üzerinde raylı sistem bulunan en uzun asma köprüsü olacaktır. Köprünün temel atma töreni dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah GülMeclis Başkanı Cemil Çiçek, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğanve birçok davetlinin katılımı ile 29 Mayıs 2013'te atıldı. 
6 Mart 2016 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ErdoğanBaşbakan Ahmet Davutoğlu ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın katılımıyla köprüdeki son tabliyenin montajı ile iki kıta üçüncü kez birleşmiştir.
                                                                Nurhan Korkut
                                                                   130607041
























11 Mayıs 2014 Pazar

COĞRAFYA SÖZLÜĞÜ

500 KELİMELİK COĞRAFYA SÖZLÜĞÜ

-A-

ADA:  Etrafı denizle çevrilmiş kara parçası.
AĞIZ: Magma, volkanik gazlar yada buharın yüzeye çıktığı yeryüzündeki açıklık.
AKARSU AĞI: Bir ırmak ve kollarıyla bunlara karışan çok sayıdaki derelerin birleşmesinden doğan su yollarıdır.
ALÜVYAL: Akarsuların aşındırarak taşıyıp biriktirdiği çakıl kum vb. topraktan oluşan maddelerdir.
AĞIL: Davarların barındırıldığı, üstü açık, yer.
AĞIRKÜRE: Yerin derinliklerindeki ağır bölüme verilen ad.
AKARSU: Belirli bir yatak içinde sürekli veya en az bir mevsim boyunca akan su kütlesi.
AÇIK HAVZA: Suyunu denize boşaltabilen akarsular.
AKARSU HAVZASI: Bir akarsuyun sularını topladığı bölge.
ARKEOLOJİ: Kazı bilimi.        
ANTROPOJİ: Irk bilimi.
AKDENİZ İKLİMİ: Yazları sıcak kışları ılık geçen iklim çeşidi.
ART BÖLGE: Bir limanın veya pazarın etki alanındaki yer.
AYSBERG: Geniş ve büyük buz kütlelerine verilen isim.
ATOLLER: Okyonus ortasında yer alan, halka,çember veya elipse benzer şekiller.
APOGEE: Ayın Dünyaya en uzak noktası.
ANOMOMETRE: : Bir bölgede esen rüzgarın hızını ölçen alet.
ALÇAK BASINÇ:Yüzeyde basıncın civar bölgelerden düşük olan bölge.
ANTESEDANT: yarma vadi.
ANTİSİKLON: Çevredeki basınca göre daha yüksek basınca sahip bölge.
AŞINMA: Kara yüzeyinin, yağmur, akarsu ve buz etkisiyle yavaşça yok olması.
AŞINIM YÜZEYİ: Belli jeolojik devirlerde, belli seviyeye göre arazinin aşınması ile oluşan düz alanlar.
AKARSU REJİMİ: Akarsu yatağından su miktarının bir yıl içinde gösterdiği değişim.
ARTEZYEN: : İki geçirimsiz tabaka arasına sıkışarak birikmiş yeraltı suları.
ALACAKARANLIK:puslu, nemli havlarda gün doğarken, gün batarken görünen ışık.
ATLAS: Küçük ölçekli haritalar olup geniş bir yelpazeye hitap eden haritalar
ALİZE: Kıvrımlı dağın yükselen kısmı.
ANIZ: Ekin biçildikten sonra tarlada kalan kısmı.
ALBEDO: Güneş ışınları enerjisini yansıtma, aldığı enerjiyi geri verme payı.
AFEL: Dünya’nın yörüngesinde Güneşe en yakın olduğu konumu.
ALPİN ÇAYIR: Yüksek dağlar üzerinde sürekli yeşil kalan bitki topluluğu.
ANDOREİK: Sularını deniz veya okyonusa ulaştıramayan içe akışlı sular.
ANÖKÜMEN: Karalar  üzerinde insanın bulunmadığı ve yerleşmediği bölgeler.
ABSORBE: Havada bulunan nemin bitkiler tarafından emilmesi.
ALİZE: 30° enlemlerinden Ekvatora doğru esen sürekli rüzgarlar.
ANTROPOJEN BOZKIR:İnsan tarafından orman örtüsünün tahrip edilmesi sonucu oluşan bozkır.
ARKTİRİK: Kuzey kutup bölgesi.
ADYABATİK: Kendi kendine, sıcaklık alışverişi olmadan.
ALTOKÜMÜLÜS: Orta seviye bulutları.
AKİFER: İçinde yeraltı suları bulunduran tabaka ve kayaçlar.
ASİMETRİK VADİ: Bir karasu vadisinin, enine profiline bakıldığında, bir yamacın diğer yamaçtan farklılık göstermesi
ASILI VADİLER: Ana buzul vadisinin üst yamaçlarına açılan vadilere denir.
ALTOSTRATÜSLER: Orta seviye bulutlarına verilen isimdir.
ABRAZYON: Deniz dalgalarının meydana getirdigii aşındırma.
AÇIK YÖRÜNGE: Cismin hareketi bir parabol veya hiperbol üzerindedir. Bu yörüngelere verilen isim.
AÇISAL İVME: Birim zamandaki açısal hız değişimi.
AEROLOJİ: Hava araştırmalar bilimi.
AFEL: Dünya’nın yörüngesinde Güneşe en yakın olduğu konumu.
AFLÖRMAN: Bir hizaya getirme.
AĞAÇ: Odunlaşmış bir gövdesi, yaprak ya da yapraklı dallardan oluşan bir bitkidir.
ATMOSFER: Dünyayı çepeçevre kuşatan gaz kütlesi.

-B-

BAZALT: Lavın soğuması sonucunda oluşan koyu renkli volkanik kayaç türü.
BARAJ GÖLÜ: Akarsu üzerinde kurulan barajların, gerisinde sular birikmesi ile oluşan göl.
BAĞCILIK: Bağ yetiştirme, bundan kazanç sağlama işi.
BAHRI İKLİM: Deniz iklimi.
BAKI: Bir dağ yamacının güneş ışınlarını alma durumuna göre konumu.
BOYUNA KIYI TİPİ: Dağların kıyıya paralel uzandığı kıyı tipi.
BUZUL GÖLLERİ: Buzullaşma döneminde buzulların aşındırmasıyla oluşan çanaklardaki göller.
BİRİKİNTİ KONİSİ: Dağ yamaçlarından düzlüğe inen akarsular, taşıdıkları materyalleri eğimin azaldığı yerlerde yarım koni şeklinde biriken alüvyonlar.
BOĞAZ VADİ: Yüksek dağ sıralarını enine yarıp geçen akarsuların oluşturduğu vadi.
BALIKÇILIK: Balık tutmak yoluyla geçinen insanların yaptığı iş.
BARAJ GÖLÜ: Akarsu üzerinde kurulan barajların, gerisinde sular birikmesi ile oluşan göl.
BAROMETRE: Atmosfer basıncını ölçen aygıt.
BASINÇ: Belirli bir yüzey birimi üzerine olan dikine baskı.
BAŞLANGIÇ MERİDYENİ: Boylamların sayılmasında başlangıç olarak seçilen, yeryüzünün istenilen bir yerinden geçen meridyen.
BOZKIR: Kurak, ya da kurakça bölgelerde sert çayırlarla otların, bunlar arasına serpilmiş çalılarla dikenlerinin bulunduğu bir bitki örtüsü.
BARKAN: Hilal biçimindeki kum birikintisi.
BOĞAZ: Dar, dik yamaçlı vadi veya iki denizi birbirine bağlayan su yolu.
BOYUN: İki zirve arasında, dağın en alçak kesimi.
BATIK KIYI: Deniz sular, altında kalmış dibe dalmış kıyı.
BENT: Akarsu boylarında suyu biriktirmek maksadı ile yapılan suni bölet.
BİTKİ ÖRTÜSÜ: Bir bölgedeki bitki topluluğunun meydana getirdiği örtü.
BOYLAM: Bir yerden geçen meridyen  ile başlangıç meridyeni  arasındaki açı, o yerin coğrafi boylamı.
BULVAR:Ortasında ya da kenarlarında ağaç ve çimen kaplı bir şerit bulunan geniş cadde.
BUZUL:Bir yamaçtan aşağı yavaşça hareket eden kalın buz tabakası.
BİOMAS ENERJİ:Bitkisel ve hayvansal ürünlerden elde edilen enerji.
BİYOCOĞRAFYA:Canlılar coğrafyası.
BUHARLAŞMA: Sıvıların ve bazı katı maddelerin gaz haline geçmesİne verilen isim.
BEYİN GÖÇÜ:Yetişmiş nitelikli ve eğitimli nüfusun daha iyi çalışma ve yaşama koşulları nedeniyle dışarıya göç etmesi.
BAZALT:Volkanik kaya kütlelerinden biri.

-C-

COĞRAFYA: Bütün çeşitlilikleriyle yeryüzüne bağlı olayları tanıtan, bunları açıklayan bilim dalı.
CEPHE:Farklı karekterdeki hava kütlelerinin karşılaştığı alan.
CEPHE YAĞIŞLARI: Farklı özellikteki hava kütlelerinin karşılaştığı yerlerde oluşan yağış şekli.
CEZİR:Gelgit sırasında deniz çekilmesi.
CANLILAR COĞRAFYASI: Canlıların yeryüzü olaylarıyle ilgilerini inceliyen bilim.
ÇUKUROVA: Buzullaşma döneminde buzulların aşındırmasıyla oluşan çanaklardaki göller.
CEVHER: Mineral türlerinin ekonomik değer taşıyanları.
CİSİM: Maddenin şekil almış hali.
COĞRAFİ KONUM: Bir yerin enlem ve boylamlara göre yeryüzündeki konumu.

-Ç-

ÇERNEZYOM:Kara toprak.
ÇELTİK:Pirinç yetiştirilen sulak tarla.
ÇAY: Irmaktan küçük dereden büyük olan akarsu.
ÇAĞLAYAN: Akarsuyun çok yüksek olmayan bir yerden dökülerek aktığı yer.
ÇAKIL: Akarsular boyunda, deniz, göl kıyılarındaki yuvarlak taş parçaları.
ÇAMUR: Su ile karıştıktan sonra içine batılır, bulaşır bir durum almış bulunan toprak.
ÇANAK: Çevresine göre bir çukurluk gösteren yer.
ÇENTİK: Yüksek, dik  kıyılarda, yarların hemen dibindeki küçük dalga oyuğu.
ÇENTİK VADİ: Akarsuların derine aşındırmasıyla oluşan V şekilli, tabansız, genç vadilere çentik vadi ya da kertik denir.
ÇÖL İKLİMİ: Yıllık yağış tutarı 250 mm den az, yağış zamanı belirsiz sıcaklık oynamaları çok büyük olan iklim.
 ÇIĞ: Yüksek dağların dik yamaçlarının bir yerinden koparak yuvarlanmaya başlayan, yuvarlandıkça da büyüyen kar yığını.
ÇİY: Açık gecelerde havanın nemliliğinin, üstü açık eşya. çayır, çimen gibi bitkiler   ince ince su tanecikleri biçiminde yoğunlaşmış bir yağış şekli.
ÇİMLENME: Bitki topluluklarının  ıslak yerde uç verip güvermesi filizlenmesi olayı.
ÇİZGİSEL HIZ: Düzgün dairesel hareket yapan cismin birim zamanda katettiği yay uzunluğu.
ÇÖKÜNTÜ: Yerkabuğunun bir bölümünün, bulunduğu yerden daha aşağıya doğru alçalması.
ÇÖKÜNTÜ DEPREMLER: Yeraltındaki büyük oyukların, mağaraların tavanlarının çökmesi sırasında beliren yer sarsıntıları.
ÇÖL: Bitki örtüsünün hiç bulunmadığı, ya da çok seyrek cılız olduğu çok kurak yerler.

-D-

DAĞ: Çevresine göre bir kabartı durumunda bulunan inişli çıkışlı bir yer biçimi.
 DAĞ ÇAYIRI: Dağ zirvesinde orman üst sınırından sonra görülen ot toplulukları.
DAĞ ETEĞİ: Ana çizgileriyle, dağ yamacının sona erdiği yer ile önündeki çukur,alçak,düz yer arasındaki sınır.
DAĞ İÇİ OVASI: Dağ içlerinde eğimin azaldığı yerlerde, akarsuyun taşıdığı malzemeleri biriktirmesi sonucu oluşan düzlükler.
DİKİT: Mağaralar içinde damlataşların tabandan yukarı doğru büyüyen sütunları.
DÜDEN: Kalkerli arazide erime ile oluşan daire biçimli kapalı çukurluklar.
DORUK: Dağların en yüksek zirvesi.
DOLİN: Karstik bölgelerde oluşmuş çanaklara verilen isim. Kalker platolar üzerinde görülen, oval şekilli erime çukurlukları.
DEV KAZANI: Şelalenin döküldüğü yerde oluşmuş derin kuyu.
DRENAJ: Suyun akıtılması, kurutulması.
DALGAKIRAN: Limanları dalgalardan koruyan uzun setler.
DEBİ: Akarsuyun taşıdığı su miktarı.
DELTA: Akarsuların denize ulaştığı yerde denizi doldurarak oluşturduğu üçgen görünümlü ova.
DEPREM: Yerkabuğunda meydana gelen titreşim hareketleri.
DERE: Akarsuların küçüğü.
DERECE: Açı ölçümü için kullanılan ve bir tam dönüşün 360 olarak kabul edildiği birim.
DERİNLİK: Çukur bir yerin derin olma durumu, derin olma derecesi.
DIŞ PÜSKÜRÜK TAŞLAR: Yerin üstünde, ya da buraya çok yakın yerler de ve basınçsız olarak çabucak katılaşmış püskürtme taşları.
DALYAN: Deniz kıyılarında balık üretmek için yapılmış yerleşmeler.
DENİZ FENERİ: Geceleri gemilerin yollarını bulmaları, tehlikelerden sakınmaları için ışık saçarak gemilere yol gösteren ışık kulesi.
DELTA OVASI: Akarsuların taşıdıkları malzemeleri, deniz içerisinde biriktirmesi sonucu üçgene benzeyen düzlükler.
DOLİN: Kireçtaşından oluşan sahalarda erime suretiyle oluşmuş, huni ve tava şeklinde birkaç metre derinlikte, birkaç metre veya birkaç 10 metre boyundaki çukur sahalar.
DENİZ: Yeryüzünün birbirine bağlı sular örtüsü.
DENİZ AŞINDIRMASI: Denizde beliren türlü güçlerin, kıyıları aşındırması.
DENİZ DEPREMİ:  Denizin dibinden daha aşağılarda bulunan bir çeşit yer sarsıntısı.
DENİZ GERİLEMESİ: Denizin karadan çekilmesi, gerilemesi olayı.
DENİZ MELTEMİ: Gündüzleri denizden karaya doğru esen yel.
DAMLATAŞ: İnler, mağaralar içinde görülen ve damlalardan doğmuş bulunan taşlar.
DEĞİRMEN Tahıldan un çıkarma atölyesi.
DEMOĞRAFİ:Nüfus bilimi.
DOLU:Yağmur gibi gökyüzünden düşen küçük buz topları.
DOLUNAY: Ayın dünyadan görülen yüzünün tümüyle aydınlık olması.
DALGA: Su yüzünün dönemli olarak biçim değiştirmesi.
DALGA YÜKSEKLİĞİ: Dalga sırtı ile dalga çukuru arasındaki yükseklik farkı.
 DALGA SIRTI: Dalgalı bir deniz yüzeyinde suların yükselen kısmı.
DALGAKIRAN: Limandaki gemilerin dalgalardan korunması için denizde yapılmış kalın, uzun duvarlar biçiminde set.
DAİRESEL HAREKET: Bir cismin bir eksen etrafında izlediği çembersel yörüngesi hareket.

-E-

EĞİM: İki nokta arasındaki yatay mesafenin, yükselti farkına oranı.
EPİROJENEZ: Kıta hareketleri.
EREZYON:Toprağın kemirilmesi, taşınması.
ENDEMİK BİTKİ:Jeolojik dönemlerde geniş alanlara yayılan ve fakat iklim değişmeleri, kıta kütlesinin parçalanması sonucu yayılma alanı daralarak belli yerlere çekilen ve bu sahada bulunan bitki.
EHLİ HAYVAN: Evcil hayvan.
EKİNOKS: Dünya üzerinde gece ve gündüz süresinin birbirine eşit olduğu tarihler (21 Mart - 23 Eylül).
EKLİPTİK DÜZLEMİ: Güneş’in etrafında dönen Yerin elips şeklinde çizdiği yörüngeden geçtiği kabul edilen yatay düzlem.
EKOLOJİ: Canlı ve ortam arasındaki ilişkileri inceleyen bilim.
EKONOMİ: Bir tek kimsenin, ya da bir toplumun geçimini, tutumunu, yaşamasını sağlama bakımından yapılan işlerin bütünü.
EKOCOĞRAFYA:Ekolojiye coğrafi yöntemle yaklaşım,
EKOSİSTEM:Belli bir alanda yaşayan ve birbiriyle etkileşim içinde olan canlı topluluğu.
EKSEN:Dünya’ nın yada başka bir gök cisminin merkezinden geçen ve bir ucundan öbürüne uzanan hayali çizgi.
EKÜMEN:Yerleşilmiş alanlar.
EKSPEDİSİYON: Arama gezisi.
ENDÜSTRİ: İşlenmemiş, ya da yarı işlenmiş maddelerin, fabrikalarda, yapımevlerinde işlenmiş duruma getirilmesi.
EPİROJENEZ: Kara oluşumu hareketlerinin genel adı. Karaların toptan alçalması ya da yükselmesi olayı.
ERG:Afrika’da kumlardan oluşan çöllere verilen isim.
EREZYON:Toprağın kemirilmesi, taşınması.
ESTUAR:Gelgitin görüldüğü kıyılarda su basmasına uğrayan akarsu ağzı.
ENGEBELİ ARAZİ: Dağlık yer,inişli çıkışlı arazi.
ENİNE KIYI: Kıyı boyundaki dağları dar bir açı ile kesen kıyı çizgisi.
ENLEM: Dünya üzerindeki herhangi bir noktanın başlangıç paraleli olan Ekvator'a uzaklığının açısal değeri.
ERİME: Bir katının katı halden sıvı hale dönüşmesi.
EROZYON: Toprak örtüsünün, akarsuların, rüzgarların ve buzulların etkisiyle süpürülmesi.
EŞSICAKLIK EĞRİSİ: Eşit sıcaklıktaki yerleri birleştiren eğri.
EV: İçinde bir aile ocağı kurulabilen yer.
ETEKDÜZÜ: Dağ eteği düzlüğü.
ETEK DÖKÜNTÜSÜ: Dağ eteklerindeki taş kırıntıları yığıntısı.

-F-

FALEZ: Kıyı uçurumu.
FİZİKSEL ÇÖZÜLME: Taşların fiziksel etkiler sonucunda küçük parçalara ayrılması.
FAUNA: Belirli bir yaşama alanında bulunan hayvan türlerinin tümü.
FAY: Dünya'mızı saran kabuk tabakasının kırılarak yatay ve düşey yönde kırıldığı hat.
FÖN RÜZGARI: Bir dağ yamacını aşarak diğer yamaçtan aşağı doğru esen bitkilere kurutucu etki yapan rüzgar.
FELAKET: İnsanların başına gelebilecek en kötü şey.
FEYMÜN OVASI: Taşkın ovası.
FİDAN: Bitkilerin yeni yetişmeye başlamış olanı.
FİTOCOĞRAFYA: Bitki coğrafyası.
FOSFAT: Fosforik asit tuzu.
FERİBOT: Arabalar veya vagonlar ile içindeki yolcuları bir yakadan ötekine geçiren gemi.
FLORA: Bitki topluluğu.
FOSİL: Kayalar ve toprak içinde bulunan eski canlı kalıntıları.
FRİGOFRİK: Soğutma özelliği olan, soğutucu.
FİYORD: Buzul aşındırması sonucu oluşan vadilerin deniz suları altında kalmasıyla oluşan girintili çıkıntılı kıyı.

-G-

GÖL: Kara içlerindeki çukurlukları dolduran durgun sular.
GEL - GİT: Ay’ın çekimi nedeniyle deniz sularının kabarıp çekilmesi.
GAP:Güney Doğu Anadolu Bölgesi ekonomik, sosyal ve kültürel yönden gelişmesini amaçlayan projeler.
 GARİG: Akdeniz bölgesinde makilerin tahrip edilmesi ile ortaya çıkmış kısa boylu çalı topluluğu.
GAYZER: Fışkıran sıcak su kaynağı.
GECEKONDU: İzinsiz yapılan ve altyapı ihtiyaçları devlet tarafından karşılanmayan dar gelirli ailelerin yaşadığı barınak.
GEÇİT: İki alçak alanı birbirinden ayıran sıradağlar üzerinde ulaşımın en kolay yapıldığı vadi ya da boyunlar.
GENLEŞME: Sıcaklığı artan bir maddenin boyutlarının değişmesi.
GEOİT: Ekvator’dan şişkin kutuplardan basık olan Dünyanın kendine has şekli.
GLASYE: Buzul.
GMT: Greenwich orta saati.
GRABEN: Çöküntü hendeği.
GRUP VAKTİ:Güneşin batış anında ortaya çıkan kızıllık.
GİDEĞEN: Bir gölün sularını dışarıya boşaltan akarsu.
GÖL AYAĞI: Gölden beslenen akarsu.
GÜBRE: Tarım alanlarında verimi artırmak maksadıyla toprağa karıştırılan kimyasal maddeler.
GÜN DÖNÜMÜ: Gece ve gündüzün, en kısa ve en uzun yaşandığı tarihler (21 Haziran - 21 Ar alık).
GÜNEŞ: Samanyolu galaksisi içerisinde yer alan yaklaşık, 200 milyar yıldızdan biri.
 GÜNEŞ TUTULMASI: Dünya ile Güneş arasına ayın girmesiyle Ay gölgesinin Dünya yüzeyine düşmesi olayı.
GÜNÖTE: Dünya'nın, Güneş'ten en çok uzaklaştığı, yörüngede en yavaş döndüğü gün.( 4 Temmuz)

-H-

HABİBAT: Canlıların doğal yaşama alanları.
HACİM: Maddenin uzayda işgal ettiği yer.
HAFRİYAT: Kazı.
HAMSİN: Mısır'dan Akdeniz'in doğusuna doğru esen sıcak ve kuru rüzgar.
HEYELAN: Özellikle eğimli yamaçlar boyunca gevşek bir kütlenin veya killi bir tabaka üzerinde bulunan bir kütlenin topyekün kayması.
HAFTA: 7 gün süren zaman bölümü.
HAM MADDE: Herhangi bir malın yapımı için gerekli olan işlenmemiş temel madde.
HAREKET: Bir cismin herhangi bir referans noktasına göre zamanla yer değiştirmesi olayı.
HARİTA: Dünya'nın bütününün ya da bir bölümünün kuşbakışı görünümünün belli bir oranda küçültülerek düzleme aktarılmış şekli.
HAMADA: Afrika’da taşlardan oluşan çöllere verilen isim.
HARA: Hayvan soylarının iyileştirilmesi için kurulmuş çiftlik.
HASAT: Tarım ürünlerinin toplanması yada biçilmesi.
HEKTAR:10.000 m² ‘ye eşit alan ölçüsü.
HARİTA ÖLÇEĞİ: Harita üzerinde belli iki nokta arasındaki uzunluğun, yeryüzündeki aynı noktalar arasındaki uzunluğa oranı.
HAVZA: Bir akarsuyun bütün kolları ile birlikte beslendiği alan.
HEYELAN: Toprağın, taşların ve tabakaların bulundukları yerlerden aşağılara doğru kayması ya da düşmesine toprak kayması.
HEYELAN SET GÖLÜ: Akarsu vadisinin önünün, toprak kayması sonucunda toprak kütlesi tarafından kapatılmasıyla oluşan göllerdir.
HİDROELEKTRİK SANTRAL: Baraj göllerinden yararlanılarak elektrik enerjisi elde edilen santraller
HİDROSFER: Su küre
HİNTERLAND: Bir limanın çevresiyle olan ulaşım bağlantısı
HÖRGÜÇ KAYA: Buzul aşındırmasıyla oluşan deve sırtına benzer kaya
HARİTA: Yeryüzünün ya da bir parçanın belli bir orana göre küçültülerek düzlem üstüne çizilen taslağı.

-I-

ILIMAN KUŞAK: Kuzey Yarımkürede 30° ile 68° enlemleri arasında, Güney Yarımkürede 24° ile 48° enlemleri arasında uzanan iklim kuşağı.
ISI: Maddeleri oluşturan atom veya moleküllerin kinetik enerjilerinin seviyesinde görünen enerji türüne verilen isim.
ISINMA ISISI: Bir maddenin bir gram veya bir molünün sıcaklığının 1oC yükseltmek için gerekli ısı.
IŞIMA: Yeryüzünün,  güneşten aldığı ısıyı geri vermesi.

-İ-

İÇ DENİZ: Okyanuslara boğazlar aracılığıyla  bağlanan kara içlerine sokulmuş denizler.
İÇME: İçerdiği minerallerden dolayı şifalı olan kaynaklar.
İÇMECE: Çeşitli mineralleri bünyesinde eriyik halinde bulunduran ve içildiğinde çeşitli hastalıklara i gelen kaynak suları.
İZOHİPS: Eş yükselti eğrisi.
İZOTERM: Eş sıcaklık eğrisi.
İSKAN: Yerleşme.
İĞNE YAPRAKLI ORMAN: Yaprakları iğne şeklinde olan çam, köknar, ladin, sarıçam gibi ağaçlardan oluşan orman
İHRACAT: Dış satım. Bir ülkenin ürettiği malları dışarıya satması.
İMALAT: Çeşitli malların üretilmesi işlemi.
İSTİHDAM: İnsanlara çeşitli sektörlerde iş verilmesi.
İTHALAT: Dış alım. Bir ülkenin dışardan mal alması.
İNLANDSİS: Karalar üzerinde yayılan örtü buzulu.
İZOBAT: Eş derinlik eğrisi.
İZOYET: Eş yağış eğrisi.


-J-

JEOMORFOLOJİ: Yer şekli bilimi.
JEOTERMAL: Sıcak su buharı.
JİPS: Beyaz renkli, tırnakla çizilebilen kimyasal tortul bir taŞş çeşiti.
JEOLOJİ: Yer bilimi, Yer kabuğunun yapısını evrelerini ve bileşimini inceler.
JEOPOLİTİK: Coğrafi konumun uluslararası etkilerini inceleyen ve bundan sonuçlar çıkartan bilim dalı.
JEOTERMAL ENERJİ: Yerkabuğunun derinliklerinden gelen sıcak suların değerlendirilmesi ile elde edilen elektrik enerjisi.

-K-

KABA TARIM:  Nadas yönteminin yaygın olarak tercih edildiği tarım yöntemi.
KALDERA:  Volkan konisinin çökmesi veya patlaması ile meydana gelen geniş çukurluk.
KANYON: Derin, dik yamaçlı ve taraçalı vadi.
KANYON VADİ: Kalker gibi dirençli ve çatlaklı taşlar içinde, akarsuyun derinlemesine aşındırmasıyla oluşur.
KAPALI HAVZA: Sularını denizlere kadar ulaştıramayan akarsular.
KALDERA: Volkan konilerinin patlaması ile oluşan çukurluklar.
KALKER: Kireç taşı.
KAPLICA: Fay hatlarından yerkabuğunun derinliklerindeki sıcak suların yeryüzüne çıktığı kaynak.
KABARTMA YÖNTEMİ: Kabartma yöntemi ile yapılan haritalarda, yükseltiler belli oranlarda gösterilişi.
KIBLE: Akdeniz bölgesinde nemli ve sıcak, iç kesimlerde ise, kuru ve sıcak olarak eseN rüzgar.
KIRÇ: Soğuk havalarda zeminin aşırı şekilde soğuması ile havadaki su buharının soğuyan zeminler, özellikle telgraf ve elektrik telleri ve direkler, ağaçların dalları üzerine yoğuşarak buz halini alması.
KIRGIBAYIR: Şiddetli yağmurların oluşturduğu selinti suları, bitki örtüsünün bulunmadığı ve kolay aşınabilen arazileri aşındırır. Bunun sonucunda, arazi yüzeyi girintili çıkıntılı olan görüntü.
KÜKÜRT: Sarı bir renge sahip element.
KROKİ: Bir yerin kuşbakışı görünümü.
KIRAĞI: Havanın bulutsuz ve durgun olduğu gece esnasında aşırı olarak soğuyan bitki  yüzeyler üzerinde havadaki nemin ince buz parçacıkları halinde yoğuşması ve beyaz bir görünüm alması.
KESİŞME: 30° enlemi çevresindeki dinamik Y.B.'ın etkisi sonucu oluşan rüzgar.
KARASAL İKLİM: Deniz etkisinden uzak, kara içlerinde görülen iklim.
KAYNAK: Yeraltı sularının kendiliğinden yeryüzüne çıktığı yer.
KESİR ÖLÇEK: Haritalardaki küçültme oranını basit kesirle ifade eden ölçek türüdür.
KARAYEL: Balkanlardaki Y.B. ve Basra körfezindeki A.B. sonucu oluşan rüzgar.
KLİMATOLOJİ: İklim bilimi.
KAPIZ:Toroslarda dar ve derin vadi, kanyon.
KIRMIZI TOPRAKLAR: Akdeniz ikliminin egemen olduğu bölgelerde kızılçam ve maki örtüsü altında gelişen topraklardır.
KIYI SET GÖLÜ: Deniz akıntılarının oluşturduğu kıyı kordonlarının koyların önünü kapatmasıyla oluşan sığ göller.
KITA SAHANLIĞI: Deniz kıyısında 200 m derinliğe kadar olan sahalara verilen isim.
KİNETİK ENERJİ: Cisimlerin hareketinden dolayı sahip olduğu enerji..
KIRMIZI TOPRAKLAR: Akdeniz ikliminin egemen olduğu bölgelerde kızılçam ve maki örtüsü altında gelişen topraklar.
KIYI SET GÖLÜ: Deniz akıntılarının oluşturduğu kıyı kordonlarının koyların önünü kapatmasıyla oluşan sığ göller.
KITA SAHANLIĞI: Deniz kıyısında 200 m derinliğe kadar olan sahalara verilen isim.
KİNETİK ENERJİ: Cisimlerin hareketinden dolayı sahip olduğu enerji.
KISTAK: Bir yarımadayı karaya bağlayan, iki yanı su ile çevrili dar kara parçası.
KLİMATİZM: İklimden faydalanmaya dayalı turizm.
KRATER: Yanardağın huni şeklindeki ağzı.
KİMYASAL ÇÖZÜLME: Kimyasal reaksiyonlar suya ihtiyaç duyduğunda ve sıcaklık reaksiyonu hızlandırdığından, sıcak ve nemli bölgelerde yaygın olan çözülme şekli.
KONUM: Herhangi bir yerin dünya üzerinde bulunduğu yer.
KÖRFEZ: Denizin karaya doğru sokulmuş bölümü.

-L-

LAGÜN: Deniz kulağı.
LADİN: Kuzey Yarımküre soğuk bölgelerinde yetişen ve her zaman yeşil kalan bir ağaç türü.
LAPYA: Kalkerli yamaçlarda yağmur ve kar sularının yüzeyi eriterek açtıkları küçük oluklar.
LATERİTLER: Sıcak ve nemli bölge toprakları.
LEJAND: Haritaların açıklama anahtarı.
LİMNOLOJİ: Coğrafyanın gölleri inceleyen bilim dalı.
LİTOSFER: Taş küre.
LAV: Volkanizma sırasında yanardağ zirvesinden çıkan sıcak madde.
LİMAN: Gemilerin karaya yanaşarak yük ya da yolcu alıp verdikleri dalgalara karşı korunaklı kıyı.

-M-

MAGMA: Volkanik bölgelerde mağmadan gelen gazların patlamasıyla yüzeydeki kütlenin parçalanması sonucu oluşan çukurluk alanlar.
MAAR: Volkanik bölgelerde mağmadan gelen gazların patlamasıyla yüzeydeki kütlenin parçalanması sonucu oluşan çukurluk.
MADDE: Kütlesi ve hacmi olan evrende yer işgal eden cisimler.
MAĞARA: Kalkerli arazilerde yer altı sularının kimyasal aşındırması ile oluşan yeraltındaki boşluklar.
MANTARKAYA: Rüzgarlar sürükledikleri veya savurdukları taneleri yüzeylere çarparak aşındırması ile oluşan kaya şekili.
MAKİ : Akdeniz ikliminin bitki topluluğu.
MENDERES:  Akarsuyun büklüm yaparak akması.
MERA: Hayvan otlatılan yer.
MANDIRA: Çeşitli hayvan türlerinin modern usullerle beslenerek hayvansal ürünlerin elde edildiği yer.
METALURJİ: Maetalleri işleyen sanayi kolu
METEOR ( Göktaşı ): Uzaydan dünya’ nın yüzeyine düşen kütle
MONOKÜLTÜR: Tek bir çeşit tarım ürününün geniş alanlarda üretilmesi, tek ürüne dayalı tarım.
MOREN: Buzul taş.
MİKRO KLİMA:Küçük iklim bölgeleri.

-N-

NADAS: Sürüldükten sonra birkaç yıl dinlendirilen tarla.
NEBKA: Büyük Sahra çölünde yer yer engele takılarak yığılmış kum tepeciklerine verilen ad.
NEHİR: Akarsuların büyüğüne verilen ad.
NARENCİYE: Turunçgiller.
NEMLİ İKLİM: Yağışın buharlaşmadan çok olduğu iklim.
NÜFUS: Belirli bir nüfus sayımı gününde bir bölgede bulunan insanların sayısı.
NÜFUS COĞRAFYASI: İnsanların yeryüzündeki dağılışlarını inceleyen, türlü yönleriyle açıklamaya çalışan coğrafya kolu.
NÜFUS HAREKETLERİ: Nüfusun doğal, toplumsal değişmeleri.
NÜFUS HARİTALARI: Dünya'nın bütününde ya da bir bölümündeki nüfusun dağılışı ve özellikleri hakkında bilgi veren haritalar.

-O-

OBRUK: Karstik kayaçlardaki derin doğal kuyular.
OROJENEZ : Dağ oluşumu.
OBA: Doğu Anadolu Bölgesi’nde yaygın olarak görülen geçici kır yerleşmesi.
OZON TABAKASI: Atmosferin 20 – 25 yükseğinde yeralan ve morötesi ışınların büyük kısmını tutan tabaka.
ORMAN ÜST SINIRI: Ormanların yetişebildiği en yüksek sınır.

-Ö-

ÖZEL HARİTALAR: Belirli bir konu için hazırlanmış haritalar.
ÖZEL KONUM: Herhangi bir yerin kıtalara, denizlere, boğazlara vb. yerlere olan uzaklığı.
ÖRTÜ BUZULU: Çok geniş alanlara yayılan, kilometrelerce alan kaplayan buzul türü.

-P-

PLANKTON:Deniz suyuyla sürüklenen canlı kalıntıları.
POLAR HAVA: Kutuplara yakın bölgelerin soğuk havası.
POLEN: Bitkilerin çiçeklerinden çıkan toz şeklindeki tohum.
POTAMOLOJİ:Coğrafyanın akarsuları inceleyen bilim dalı.
PROFİL: Dış uzanış, dış görünüş.
PEDOLOJİ: Toprak bilimi.
PEKİŞME: Yer kabuğunun sertleşmiş, esnekliği azalıp, kırılgan olmuş durumu.
PENEPLEN: Uzun süren aşınmalar, yontul maar sonunda yer kabartılarının sinerek bel olan yarı düz, dalga uca bir yeryüzüne  verilen ad.
PERİ BACASI: Özellikle volkan tüflerinin yaygın olarak  bulunduğu vadi ve platoların yamaçlarında sel sularının aşındırması ile oluşan özel yeryüzü şekilleri.
PERTAVSIZ: Büyüteç.
PETROGRAFİ: Taş bilimi.
PINAR: Bir şehir kent, köyde, herhangi bir yerde kaynaktan getirilmiş suyun arınması için yapılmış yer.
PLAJ: Denizin kumluk yeri.
PLATO: Türlü dillere üstü düz bir yeryüzü biçimi terimi olarak girmiş, yüksek düzlükler.
PODZOL TOPRAKLAR: Tayga adı verilen iğne yapraklı orman örtüsü altında oluşan, soğuk ve nemli bölge toprakları.
POLYE: Karstik bölgelerde kireçtaşlarının çözülmesiyle ortaya çıkan düzlük ova.
POYRAZ: Kuzey doğudan esen sert yel.
PSÖDOMAKİ: Ormanların tahrip edilmesiyle ortaya çıkmış çalı şeklinde kısa boylu orman kalıntıları.
PUSULA: Yön bulmaya yarayan bir araç.

-R-

RAKIM: Deniz seviyesinden yükseklik.
REG: Büyük Sahra Çölünün kuzeyideki ovalara verilen isim.
REKOLTE:Bir arazide ekilen üründen elde edilen yıllık toplam tarımsal üretim.
RELİEF: Yer şekli.
RESİF: Deniz yüzüne çıkmış mercan kayalar.
RADYASYON: Işıma.
RAFİNERİ: Petrol arıtma tesisi.
RAFTİNG: Akım hızı yüksek akarsular üzerinde şişme botlarla takım halinde yapılan spor.
RAMPA: Yokuş.
RATIP İKLİM: Nemli İklim.
REAKSİYON: Tepki.
REFERANS: Başlama noktası.
RELATİF NEM: Bağıl nem.
RENDZİNA: Humuslu, karbonatlı toprak.
RESİFLİ KIYI: Mercan resiflerinin kıyılarda oluşturdukları özel bir kıyı tipidir.
REZERV: Bir maden bölgesinde çeşitli materyallerle karışık halde bulunduğu hesaplanan maden.
RİA KIYI TİPİ: Nispeten yüksek ve akarsularla derin bir şekilde yarılmış olan bir alanda,  sular altında kalmasıyla oluşan kıyı tipi.
RÖLYEF: Yer yüzünün kabarıklık, çukurluk biçiminde ve çok çeşitli büyüklükteki biçimleri.
RÜZGAR EROZYONU:Bitki örtüsünün olmadığı ya da cılız olduğu yerlerde toprağın rüzgarlarla yerinden kopartılarak taşınması.

-S-

SERA: Mevsim dışı sebze ve meyve yetiştirmek amacı ile yapılmış cam veya naylonla kapatılmış mekanlar.
SERA ETKİSİ: Atmosferdeki gazların güneşten gelen enerjiyi emmesi sonucu atmosfer sıcaklığının artırması.
SAĞANAK:Aniden bastıran şiddetli yağmur.
SAVAN:Ağaçlı bozır.
SICAKLIK TERSELMESİ:Özellikle çukur bölgelerde alçak yerlerin daha yüksek yerlere nazaran soğuk olduğu atmosfer olayı.
SABAN: Tarlayı ekilir duruma getirmek için toprağı sürmek, gevşetmek üzere kullanılan en eski ve önemli araç.
SAL: Suda yüzebilen türlü cisimlerin, çoğunca odun ve ağaçlardan yapılmış taşıt.
SAMAN: Taneleri alınmış, harmanda ufaltılmış tahıl sapları.
SAMANYOLU: Gökküreyi bir büyük daire boyunca saran milyarlarca yıldız ve gaz bulutundan oluşmuş donuk ışıklı kuşak.
SAMYELİ: Türkiye’ye güneyden ve buna çok yakın yönlerden esen sıcak, kuru, toz!u. sıkıcı, bitkileri kavuran bir yel.
SARKAN: Çöllerde rüzgarların taşıması ile kumulların hilal şeklini almış hali.
SARKIT: Mağaralar içinde, tavandan aşağı doğru büyüyerek sarkan damlataşları.
SARMAŞIK: Bir, ya da birkaç yıllık olan, başka bitkilere, başka yerlere sarılarak, tırmanarak duran bitkiler.
SARP: Çıkılması zor dik yamaç.
SAYDAM: Işığı geçiren madde
SEBZE: Çiğ, ya da pişmiş olarak insanın besin maddeleri arasında önemli yer tutan bitkiler.
SEKİ: Akarsuların çoğunun boyunda, her iki yakada görülen basamak biçimli yer şekilleri.
SEL: Dağların dik ya maçlarından düşercesine inen, bu sırada yolu boyundaki taşları, toprakları aşağılara indiren, geçtiği yerlere zarar getiren akarsu.
SOLSTİS: Gün dönümü ( 21 Haziran – 21 Aralık )
SONAR: Ses dalgaları ve yankı aracılığıyla su altındaki cisimlerin yerini saptayan aygıt.
SPEOLOJİ: Mağara bilimi.
SULUSEPKEN: Karla karışık kısmen donmuş yağmur.
SÜBVANSİYON: Devlet tarafından toplumun çeşitli kesimlerine yapılan maddi yardımlar.
SÜPERNOVA: Çok büyük bir yıldızın, güneşten milyarlaca kez daha güçlü bir parlamayla patlaması.
SİRK:Buz yalağı.
SİSMOLOJİ: Deprem bilimi.
SERAMİK: Killi toprakların şekillendirilerek yüksek sıcaklıkta pişir ilmesi ile yapılan eşyalar.
SERHAT ŞEHRİ: Komşu ülke ile sınırı olan il.
SET GÖLLERİ: Çöküntü çukurlarının, vadilerin ya da koyların önünün bir setle kapatılması sonucu oluşan göllerdir.
SICAKLIK: Bir maddenin moleküllerinin ortalama kinetik enerjilerinin ölçüsü olan nicelik.
SIĞ DENİZ: Kıyı boyundan -200 metre derinliğe kadar uzanan, bu uzanışı ile karaların çevresini türlü genişlikte çeviren az derin denizler.
SINIR: Türlü coğrafya varlıklarının birbirinden ayrıldığı yer.
SIRADAĞ: Araların da uzunlama vadilerin sıralandığı boylu boyunca uzanan doruklu dağlar.
SIRT: İki akarsu vadisini birbirinden ayıran ve birbirine ters yönde eğimli yüzeyleri birleştiren yeryüzü şekli.
SIZINTI: Bir sıvının bir yerden başka bir yere sızması.
SİAL: Yer kabuğunun dış örtüsüne verilen ad.
SİMA:Yer kabuğunun üst örtüsü olan sial’in altındaki kat.
SİS: Yere değmiş bulunan bir çeşit bulut.
SİYASİ HARİTA: Ülke sınırlarını gösteren harita
SKYER: Buzul aşındırması ve biriktirmesi ile oluşmuş yerlerin sular altında kalması ile ortaya çıkan kıyı.
SONDAJ: Yer altında maden ya da su aramak maksadıyla kuyu açma işlemi.
SOSYOLOJİ: Toplum bilimi.
SPELEOLOJİ: Mağara bilimi.
SU: İki hacim hidrojen ile bir hacim oksijenden oluşmuş bulunan madde.
SU KÜRE: Yer yuvarlağının üzerini geniş ölçüde örten sular.
SU YATAĞI: Akarsuyun yolu boyunca aktığı yatak.

-Ş-

ŞEBEKE: Bir akarsuyun kolları ile birlikte uzanışı.
ŞELALE: Akarsuların yüksek bir yerden dökülüp aktıkları yer.
ŞELF: Denizlerin 200 m’ ye kadar olan sığ yerleri.
ŞİST: Yüksek sıcaklık ve basıncın etkisi ile yapraklaşmış kiltaşı.

-T-

TABAN SEVİYESİ:Akarsuların deniz, okyanus ve göle döküldüğü en alçak seviye.
TABAKA KAYNAĞI: Geçirimli tabakaların topoğrafya yüzeyi ile kesiştikleri yerden suların yüzeye çıkmasıyla oluşan kaynak.
TAKKE BUZULU: Dağların bütün yamaçlarını kuşatan buzul türü.
TALVEG: Akarsu yatağının en derin yerlerini birleştiren çizgi.
TARAÇA: Seki.
TARAMA YÖNTEMİ: Tarama yöntemi ile yapılan haritalarda, yer şekilleri kısa, kalın, sık ya da ince, uzun, seyrek çizgilerle taranmış olarak gösterilir.
TARIM: Toprağa ekip biçme ve dikme etkinlikleri.
TAŞ EV: Arazinin dağınık olduğu yerlerde taşın, yapı malzemesi olarak kullanıldığı evler.
TAYGA: Sibirya’da iğne yapraklı ağaçlardan oluşan ormanlar.
TEKTONİK: Yerkabuğunun türlü yapıları ile buna neden olan olayları açıklayan bilim kolu.
TEKTONİK GÖL: Yerkabuğunun tektonik hareketleri sırasında oluşan çanaklardaki göller.
TELEFERİK: Özellikle dağ zirvelerine ya da derin vadilerin her iki yanına ulaşmak için çelik halatlara asılı olarak hareket eden araç.
TERMİK ENERJİ: Çeşidi enerji kaynaklarının yakılarak ya da yeraltından çıkan sıcak suyun değerlendirilmesiyle elde edilen enerji
TERMOMETRE: Sıcaklık ölçümü için kullanılan alet.
TERRA ROSSA: Akdeniz iklim bölgesinde kalkerli arazilerde oluşan kırmızı topraklar.
 TOMBOLO: Kıyı oku ile açıktaki bir adanın karaya bağlanması ile ortaya çıkan şekil.
TABAN SUYU:Yer altı suyu.
TAN VAKTİ:Güneşin doğuş anı, gün ağarması.
TENÖR:Maden cevheri içindeki saf metal oranı.
TERMALİZM:Şifalı sulardan faydalanmaya dayalı turizm.
TSUNAMİ: Deprem dalgası.
TURBALIK:Tabanında çürümüş bitki artıklarından bir katmanın bulunduğu bataklık.
TURFANDA:Mevsim başında ilk yetişen meyve veya sebze.
TUNDRA: Kutuplara yakın bölgelerde görülen iklim türü ve bitki örtüsü.

-U-

UZAY MEKİĞİ : Uzaya bir roketin sırtında fırlatılan ve insan taşıyan taşıt.
UVALA: Dolinden daha geniş karstik çukur genişleyip, derinleşen dolinlerin birleşmesiyle oluşan, dolinlerden daha büyük çukurluklar.
UYDU: Gezegenlerin çevresindeki dönen gök cisimleri.

-Ü-

ÜLKE: Bir devletin idaresi altındaki topraklar.
ÜLKE COĞRAFYASI: Yeryüzündeki türlü yerlerin olayları ile coğrafya bakımından özelliğini araştıran coğrafya.

-V-

VADİ: Akarsu aşındırması ile oluşan ve tabanında akarsu yatağının ve akarsuyun yerleştiği, sürekli iniş gösteren oluk.
VADİ BRİZİ: Vadi yeli.
VADİ BUZULU: Sürekli beslenerek sirkten taşan ve vadi boyunca aşağı hareket eden buzul türü.
VADİ KAYNAĞI: Yeraltına sızan suların bulunduğu tabakanın bir vadi tarafından kesilmesi ile oluşan kaynak.
VADİ TABANI: Akarsuyun içine yerleştiği vadinin en alçak kesimindeki düzlükler.
VİYADÜK: Bir ırmak yada vadi üzerinden geçiş sağlayan yüksek kara yada demiryolu köprüsü.
VAHA: Çölün su bulunan bölümlerindeki yerleşim alanı.
VAHŞİ HAYVAN: Yaban hayvanı.
VOLKANİZMA: Yerin içinde kızgın bir durumdaki sıvı, gaz ve ya katı maddelerin, yerlerinden ayrılarak püskürtüldüğü her türlü olayI.
VEJETASYON: Bir bölgedeki bitki topluluğunun meydana getirdiği örtü.
VENÜS: Çoban yıldızı.
VERİMLİ: İyi ürün alınan tarla.
VERSAN: Bir bölgenin, her hangi bir yana doğru eğikliğini, o yana doğru olan akma yeri.
VERTİSOL: Kilce zengin yağışlı dönemlerde bünyesine su alarak şişen kurak dönemlerde ise suyunun buharlaşması ile derin yarıklar şeklinde çatlayan toprak.
VAKLÜZ: Karstik arazide görülen kaynak.
VOLKAN: Magmanın yer yüzüne çıkması ile oluşmuş koni şeklindeki yanardağ.
VOLKAN BACASI: Magmanın yeryüzüne ulaşıncaya kadar geçtiği yol.
VOLKAN KONİSİ: Lav, kül, volkan bombası gibi volkanik maddelerin üst üste yığılması ile oluşan koni biçimli yükselti.
VOLKAN KÜKÜ: Gaz püskürmeleri sırasında oluşan, basınçlı volkan bacasından çıkan küçük taneli malzeme.
VOLKANİK GÖL: Volkanik patlamalar ile oluşan çanakcıklardaki birikintiler.
VOLT: Potansiyel fark.
VOLTMETRE: Potansiyel farkı ölçen alet.

-Y-

YAĞIŞ REJİMİ: Yağışların bir yıl boyunca mevsimlere veya aylara göre dağılışı.
YENİAY: Ay ın dünyadan görülen yüzünün tümüyle karanlık olması.
YOĞUNLAŞMA: Su buharının sıvıya dönüşme süreci.
YÖRÜNGE: Bir gökcisminin başka bir gök cisminin çevresinde dolanırken izlediği yol.
YABANCIL: İnsan bakımı yönünden ve yetiştirmeden uzak kalmış bitki ve insana alışmamış hayvan.
YAĞIŞ: Havadaki su buharının yoğunlaşmadan sonra, gerek sıvı, gerek katı olarak yeryüzüne düşmesi olayı.
YAMAÇ: Yeryüzündeki eğimli yüzeyler.
YAĞLI BİTKİLER: Yağ elde edilen, bunun için yetiştirilen bitkiler.
YAĞMUR: Bulutların su damlacıkları birbirine bilişerek havanın dayanmasını yenecek kadar büyüyünce düşmeye başlar, böylece yağmur belirmiş olur.
YAKIT: Isı elde etmek için evlerde ya da çalışma yerlerinde, fabrikalarda yakılan maddeler.
YALINOVA: Çöllerde görülen, aşınmaların İleri gittiği düzce, fakat çok yeri kaya olan düzlükler.
YALITKAN:  Ses, ısı ve elektriği iletmeyen.
YALIYAR: Falez.
YAMAÇ BUZULU: İkinci dereceden ve İyi gelişmemiş buzul.
YANARDAĞ: Yeryüzüne çıktığı yerde oluşan dağ.
YANARDAĞ DEPREMİ: Yanardağların belirmesi sırasında, yer kabuğunda görülen, sezilen sarsıntı.
YANARDAĞ KÜLÜ: Yanardağların yakın ve uzak çevrelerine fırlattıkları ince, katı parçacıklar.
YANARDAĞ PATLAMASI: Yanardağların patlar şekilde canlılık göstermeleri olayı.
YAPAĞI: Koyun yünü..
YAPAY SET GÖLÜ: Akarsu vadisinin önünün yapay bir setle kapatılması ile oluşan baraj gölleri.
YAPRAK: Gelişmiş bitkilerde görülen bir bitki organı.
YAR: Deniz, göl kıyılarında, dimdik yüksek yerler.
YARDANG: Kil, marn, kumtaşı gibi sert olmayan, kolay aşınabilen taşların süpürülmüş inden doğmuş İnce uzun yarıntı.
YARI ALPİN ÇAYIR: Bazı bozkır bitkilerinin bulunduğu ve yaz sonunda kuruyan ot topluluğu.
YARIMADA: Üç tarafı sularla çevrili denize doğru sokulmuş kara parçası.
YARIMKÜRE: Yer yuvarlağının yarısı. Kuzey yarımküresi, güney yarımküresi.
YAYLA: Yaz döneminde ha otlatmak, tarım yapmak ya da dinlenmek üzere çevresine göre yüksek yerlerde yapılan geçici yerleşmeler.
YEL:Rüzgar.
YENGEÇ DÖNENCESİ: Kuzey Yarım Kürede Ekvatorun 23 kuzeyinden geçen enlem dairesi.
YONCA: Yem bitkisi olarak kullanılın bir tür bitki.
YOĞUNLAŞMA: Buharın sıvıya dönüşmesi. Bir maddenin gaz durumundan sıvı, ya da katı duruma geçişi.

-Z-

ZEMHERİ:Kara kış.
ZOOLOJİ: Hayvanları bütün yönleriyle inceleyen bilim dalı.
ZİBİL: Gübre.