27 Mart 2014 Perşembe

TÜRKİYE'DE YAŞANILACAK EN GÜZEL YER "BARTIN"

                          Neden Mi Bartın ?

       Bartın Türkiye'nin Kuzeyinde bulunan Karedeniz Bölgesinin Batı Karadeniz Bölümünde yer alan 41' ile 53' Kuzey paralelleri ve 32' ile 45' doğu meridyenleri arasında yer alan küçük ama güzelliği ile baş döndürebilecek kadar da büyük bir ilimizdir.

       Bartın'da yazları sıcak kışları serin geçen Karadeniz iklimi belirgindir. Karadeniz ikliminden dolayı dört mevsim çok rahatça yaşanır ve anlaşılırdır. Yazlarını serinleten ırmakları kış aylarından hazırlığını yapar. Bundan dolayı ırmakları hiç kurumaz ve bütün bitki ve hayvana yaşam kaynağı olur. Kışları bol miktarda karla kaplanan toprakları bereketli ve nemlidir. Fakat topoğrafyasından dolayı makineli tarıma elverişli değildir. Tarımın az yapılması nedeniyle orman kaynaklarının bolluğu, yörenin insanlarının geçim kaynakları bakımından % 70 ini karşılamaktadır. Bunun yanı sıra toprağın altında bulunan linyit madeni ikinci başlıca gelir kaynağıdır. Bartın'ın kendine has bir özelliği de üzerinde taşımacılık yapılabilen Türkiye'de tek akarsudur.

      Bir sahil kenti olan Bartın yeşilin ve mavinin buluştuğu ender yerlerin başlarında gelir. Üste yemyeşil ormanları altta gökyüzü kadar berrak mavimsi deniziyle cennetten bir köşe gibidir.
Bartın'da deniz denilince akla Amasra ve İnkumu gelir. Amasra bunun yanı sıra da tarihe ve köklü medeniyetlere de ev sahipliği yapmıştır. 13.yy da Cenevizliler tarafından ele geçirilen Amasra'ya Fatih Sultan Mehmet 1460 yılı Ekim ayında bir sefer düzenler. Şehre hakim bir tepeye geldiğinde hayranlığını belli eden meşhur sözü eder:
« Lala, lala!, çeşm-i cihan bu m'ola" ve kaleye haber gönderir: "Bu kadar güzel bir yere zarar vererek almak istemem kalenin anahtarını bana getiriniz. »
 Bunun üzerine kale komutanı anahtarı Fatih'in bulunduğu tepeye getirir ve şehir savaşmadan zapdedilmiş olur.Tarihi daha Bizans'a kadar dayanan Bartın o zamanlarında gözde semtlerinden biri olduğunu kanıtlamış ve tarihi Bizans imparatorları cennet koyu olan Güzelcehisar'a dinlenmek için gelmişlerdir.

      Turizm yönünden fakir kalan bir vilayet olsada son on yıldır yapılan doğa turizmi ile adından yavaş yavaş söz ettirmeye başlamıştır.Yerel insanı ise insanları hoşgörüyle kucaklar ve onları ağırlar. Cana yakın halleri ve güler yüzleriyle misafirperverliğin manasını gülücüklerinde taşımaktadırlar. Yöresel yemekleri ve müzikleriyle de farklı lezzetler ve dinletiler sunmaktadırlar.

      Bartın'ın  dar ama temiz ve içten sokaklarında yürümek, tozlu ama aldığınız nefesin hakkını verecek olan şirin kasabalarında çay içmenizi,güneş batarken Amasra tepesinden denizin turuncu halini seyretmenizi isterim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder